3 Eylül 2025 Çin Zafer Günü Askerî Geçidi: Stratejik Mesaj ve Sistemler
3 Eylül 2025’te düzenlenen Çin Zafer Günü askerî geçidi, küresel güç dengelerinde bir dönüm noktası niteliği taşıdı. Sergilenen en az 19 ileri teknoloji silah sistemi, Amerika Birleşik Devletleri’nin tüm alanlardaki askerî üstünlüğünü tartışmaya açtı. Xi Jinping’in ilk kez Vladimir Putin ve Kim Jong Un ile aynı platformda yer aldığı geçit, yalnızca Çin’in küresel ölçekte rakip bir güç olarak yükseldiğini değil, aynı zamanda mevcut uluslararası düzene meydan okuyan otoriter bir eksenin ortaya çıkmakta olduğunu da gösterdi. Uzmanlara göre bu geçit, Soğuk Savaş’tan bu yana Çin’in verdiği en kapsamlı stratejik mesaj niteliğindeydi. Sergilenen sistemlerin, dünyanın herhangi bir noktasındaki hedefleri vurabilecek kapasiteye sahip olduğu ve mevcut ABD füze savunma ağlarını büyük ölçüde etkisiz bırakabileceği vurgulandı.
Geçidin zamanlaması da dikkat çekiciydi: Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı’nda teslimiyetinin 80. yıldönümü. Böylelikle Xi, tarihsel anlatıları yeniden şekillendirme imkânı buldu; özellikle Tayvan ve Güney Çin Denizi bağlamında caydırıcılık hesaplarını köklü biçimde değiştiren yeni askerî kabiliyetleri vitrine çıkardı.
1. Çin Tarihinin En Büyük Askerî Geçidi
3 Eylül’de Pekin’in Chang’an Caddesi boyunca gerçekleştirilen geçit, Japonya’nın teslimiyetinin 80. yılına adandı. Törene 12 binden fazla Çin askeri, 100’ün üzerinde savaş uçağı ve yüzlerce kara aracı katıldı. Askerî analistler bu gösteriyi “Çin tarihinin en büyük askerî geçidi” olarak tanımladı.
Yaklaşık 5 milyar dolara mal olduğu tahmin edilen geçit, iki amaca hizmet etti: hem savaş yıllarındaki fedakârlıkları onurlandırmak hem de 50 binden fazla izleyici ile 26 dünya liderine Çin’in modern askerî kapasitesini göstermek. Konuk listesi de başlı başına bir mesaj niteliği taşıdı: Putin, Kim Jong Un ve pek çok Küresel Güney lideri davet edilirken, Batılı liderlerin büyük ölçüde dışarıda bırakılması, Çin’in ABD hegemonyasına alternatif bir güç merkezi inşa etme stratejisini gözler önüne serdi.
Önceki geçitlerde olduğu gibi bu törende de yabancı askerî birliklere yer verilmedi. Sergilenen tüm sistemlerin yerli üretim olduğu ve aktif görevde kullanılabilir durumda bulundukları özellikle vurgulandı. Yaklaşık 70–90 dakika süren geçitte, Çin’in tam nükleer üçlüsü ilk kez kapsamlı biçimde tanıtıldı. Bunun yanı sıra hipersonik füzeler, yönlendirilmiş enerji silahları ve altıncı nesil savaş uçağı prototipleri de kamuoyuna gösterildi.
2. İleri Teknoloji Silah Sistemleri Askerî Hesaplamaları Değiştiriyor
2.1. Hipersonik ve Gemi Savar Füzeler
- DF-17 hipersonik füze, dünyanın ilk operasyonel mobil hipersonik silahı olma özelliğini sürdürüyor. 1.800–2.500 km menzilde Mach 5–10 hızlarına ulaşabiliyor. Yüksek manevra kabiliyeti sayesinde THAAD, SM-3 ve Patriot gibi mevcut savunma sistemlerini büyük ölçüde etkisiz kılıyor. “Metreler düzeyinde” hassasiyet sağlayan DF-17, Batı Pasifik’teki ABD üsleri gibi yüksek değerli hedefleri vurma kapasitesine sahip.
- DF-26D (“Guam Katili”), menzilini 5.000 km’nin üzerine çıkararak hem kara hedeflerini hem de uçak gemileri gibi hareketli deniz unsurlarını vurabilecek kapasiteye ulaştı. Gelişmiş yeniden giriş araçları sayesinde bu sistem, ABD’nin Hint-Pasifik’teki deniz üstünlüğüne doğrudan meydan okuyor.
- YJ-21 hipersonik gemi savar füze, terminal aşamada Mach 10 hızına çıkabiliyor. Uzmanlara göre mevcut hiçbir savunma sistemi YJ-21’i durduramıyor. Type 055 destroyerleri ve H-6K bombardıman uçaklarına entegrasyonu sayesinde Çin’in deniz hâkimiyetini Pasifik’in derinliklerine kadar genişletiyor.
2.2. Nükleer Kabiliyetler
- DF-5C kıtalararası balistik füze (ICBM), 20.000 km+ menzile sahip ve 10’a kadar MIRV (bağımsız hedeflenebilir savaş başlığı) taşıyabiliyor. Bu, Çin’e küresel ölçekte vurucu güç sağlıyor.
- DF-61 ise mobil ICBM olarak, halihazırda dünyanın en gelişmiş sistemlerinden biri kabul edilen DF-41’i aşan kapasitelere ulaştı. 7–14 MIRV taşıyabilen bu sistem, Çin’in 2030 yılına kadar 1.000+ operasyonel nükleer savaş başlığı hedefini destekliyor.
- Havadan fırlatılan Jinglei-1 balistik füze, Çin’in nükleer üçlüsünü tamamladı. H-6N bombardıman uçaklarından ateşlenebilen bu sistem, kara tabanlı füzelere kıyasla daha esnek ve daha dayanıklı bir caydırıcılık mekanizması sunuyor.
2.3. Yönlendirilmiş Enerji Silahları
- Geçitte öne çıkan yeniliklerden biri LY-1 gemi tabanlı lazer sistemiydi. Çin ilk kez kamuoyuna böyle bir yönlendirilmiş enerji silahını tanıttı. Uzmanlar, düşük maliyetli kullanım avantajı sayesinde bu tür sistemlerin, rakiplerin Çin’in bölgesel faaliyetlerini engellemesini daha da zorlaştıracağını belirtiyor.
3. Stratejik Mesaj: Yeni Dünya Düzeni
Geçit yalnızca askerî değil, aynı zamanda güçlü siyasi mesajlar da içeriyordu. Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü’nden Malcolm Davis, Çin’in Batı’dan bağımsız biçimde gelişmiş silah sistemleri üretebilme kapasitesine dikkat çekti. Carnegie Endowment’tan Ankit Panda ise yapay zekâ entegrasyonu ve ağ merkezli operasyonların, Çin’in “akıllı savaş” doktrinine yöneldiğini gösterdiğini vurguladı.
Batılı liderlerin yokluğu, sahnede Putin ve Kim Jong Un’un varlığıyla tezat oluşturdu. Uzmanlar bu tabloyu “Karışıklık Ekseni” olarak nitelendirdi. Bu diplomatik koreografi, Çin’in alternatif ittifak ağları kurma ve mevcut düzenin dışında yeni bloklar inşa etme stratejisini pekiştirdi.
4. Bölgesel Etkiler: Yeni Stratejik Gerçeklikler
4.1. Tayvan
Pentagon raporları, Çin’in kısa süreli ve maliyeti düşük bir Tayvan işgali için hızla kapasite kazandığını ortaya koyuyor. DF-17 ve YJ-21 gibi sistemler, Tayvan’daki kritik altyapıları doğrudan tehdit ederken ABD’nin olası müdahalesini de caydırıyor. PLA’nın amfibi kapasitesindeki artış, işgal seçeneğini geçmişe kıyasla daha uygulanabilir kılıyor.
4.2. Güney Çin Denizi
DF-26D ve YJ-21 sistemleri, Güney Çin Denizi’nde Çin’in fiilî kontrolünü genişletiyor. ABD ve müttefiklerinin yürüttüğü “seyir özgürlüğü operasyonları”, artık bu sistemlerin ateş alanına giriyor. CSIS analizlerine göre Çin, gri bölge taktiklerini konvansiyonel caydırıcılıkla destekleyerek bölgede yeni bir stratejik denge yaratıyor.
4.3. ABD’nin Pasifik Stratejisi
Geçitte tanıtılan silah sistemleri, ABD’nin Guam’daki üsleri ile Japonya, Güney Kore ve Filipinler’deki kuvvetleri için ciddi riskler doğurdu. Ayrıca ABD’nin sınırlı üretim kapasitesi, Çin’in kitlesel üretim avantajı ile kıyaslandığında önemli bir zafiyet oluşturuyor.
5. Uluslararası Tepkiler
Geçit, küresel güç dengeleri ve ittifak ilişkileri açısından karışık tepkiler yarattı.
- ABD ve Trump: Başkan Trump, geçidi “Çin, Rusya ve Kuzey Kore’nin Amerika’ya karşı bir komplosu” olarak nitelendirdi ve otoriter eksenin yükselişine dair kaygılarını dile getirdi.
- Batı ülkeleri: Avrupa’dan yalnızca Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić ve Slovakya Başbakanı Robert Fico katıldı; çoğu Batılı lider uzak durdu. Bu durum, Çin’in geleneksel ABD müttefiklerini kendi tarafına çekme konusundaki sınırlılıklarını gösterdi.
- Filipinler ve ABD ittifakı: Güçlenen iş birliği, Çin’in baskıcı stratejilerinin geri tepebileceğini ortaya koyuyor. Savunma uzmanları, Çin’in gri bölge operasyonlarıyla taktiksel kazanımlar elde ettiğini, fakat daha geniş stratejik tabloda ittifak direnci ve adaptasyonun önemli olduğunu vurguluyor.
- NATO ve Avrupa: Temkinli bir duruş sergileyerek büyük ölçüde pasif kaldı; Çin’in Moskova’ya desteği nedeniyle katılım sınırlı oldu. Bu, Çin’in Batı ittifaklarını bölme kabiliyetinin sınırlarını ortaya koyuyor.
6. Tarihsel Bağlam ve Xi’nin Hedefleri
Geçit, PLA’nın bölgesel bir savunma gücünden küresel bir güç yansıtma kapasitesine dönüşümünün doruk noktası oldu.
- Modernizasyon planı: Xi Jinping’in üç aşamalı PLA modernizasyon planı, 2027’yi kritik bir dönüm noktası olarak hedefliyor. 2049 vizyonu, “dünya standartlarında bir ordu” yaratmayı amaçlıyor ve bu, mekanizasyon, bilgi teknolojileri ve yapay zekâ entegrasyonunun başarılı şekilde uygulanmasını gerektiriyor.
- Bütçe ve harcama: 2015’te 141 milyar dolar olan savunma bütçesi, 2025’te yaklaşık 246–249 milyar dolara yükseldi. Araştırmalara göre gerçek harcama yıllık 309–319 milyar dolara ulaşabiliyor. Satın alma gücü paritesine göre Çin, ABD’nin yaklaşık %59’luk seviyesinde bir askerî kapasiteye sahip.
- Endüstriyel kapasite: Çin’in gemi inşa kapasitesi ABD’nin yaklaşık 230 katı, havacılık sektörü ise hızlı büyüyor. Askeri-Sivil Füzyon stratejisi (%30 devlet, %70 özel sektör yatırımı) ile teknoloji ve üretim kapasitesi hızlı ölçekleniyor.
Bu çerçevede geçit, Çin’in sadece silahları değil, aynı zamanda stratejik üretim, inovasyon ve diplomasi kapasitesini sergiledi.
7. Sınırlar ve Zafiyetler
Uzmanlar, geçitte sergilenen etkileyici silahlara rağmen Çin ordusunun hâlâ bazı kritik sınırlamalar taşıdığını vurguluyor.
- Savaş deneyimi eksikliği: Çin ordusu, 1979 Vietnam Savaşı dışında yoğun çatışmalarda yer almadı. Rusya–Ukrayna Savaşı’ndan çıkarılan dersler, teknolojik üstünlüğün sahada otomatik başarı getirmediğini gösteriyor. Emekli Tümgeneral Mick Ryan, “Geçitte sergilenen silahların hiçbiri gerçek savaşta test edilmedi. Etkileyici görünmelerine rağmen bu, operasyonel etkinliğin garantisi değil.” diyor.
- Komuta ve kontrol sorunları: PLA içinde “beş yetersizlik” olarak tanımlanan kritik sorunlar devam ediyor: durumları doğru değerlendirememe, üst komutları anlamama, operasyonel karar verememe, kuvvetleri etkin konuşlandıramama ve beklenmedik olayları yönetememe.
- Yolsuzluk ve sistemik zorluklar: Modernizasyon projeleri yolsuzluk ve bürokratik zaaflar nedeniyle etkilenebiliyor. Bu durum, yüksek teknolojili silahların sahada etkin kullanımını sınırlayabilir.
8. Sonuç: Küresel Rekabette Stratejik Dönüm Noktası
3 Eylül 2025 askerî geçidi, Çin’in küresel güç olarak ortaya çıkışının ve ABD liderliğine meydan okuma iradesinin bir simgesi oldu.
- Askerî kapasite: Hipersonik silahlar, tam nükleer üçlü, yönlendirilmiş enerji sistemleri ve otonom teknolojiler, bölgesel dengeleri kökten değiştiriyor.
- Teknoloji ve inovasyon: Çin, teknoloji ithalatçısından inovasyon liderine dönüşümünü hızla tamamladı; çoğu ülkenin nesiller alacak değişiklikleri bir on yılda gerçekleştirdi.
- Diplomatik strateji: Xi Jinping, Küresel Güney liderlerini çekerek ABD’ye alternatif bir uluslararası düzen inşa etme kapasitesini gösterdi.
Kritik İçgörüler
- Hızlı modernizasyon: Çin’in askerî gelişimi, Batılı tahminlerden daha hızlı ilerliyor ve 2027 büyük operasyonlar için kritik bir pencere sunuyor.
- ABD Pasifik stratejisinde zafiyetler: Sergilenen silahlar, ileri konuşlandırılmış ABD kuvvetlerini ve ittifak yapılarını yeniden değerlendirmeyi zorunlu kılıyor.
- Alternatif uluslararası düzen: Çin, askerî güç gösterimi sırasında diplomatik başarıyla Küresel Güney’i kendi etrafında topluyor.
Nihai Mesaj
Geçit, bireysel silah sistemlerinin ötesinde bir anlam taşıyor: Çin, askerî güç, teknolojik inovasyon ve alternatif ortaklıklar yoluyla uluslararası düzeni yeniden şekillendirmeye hazır olduğunu ilan ediyor. Bu durum, Çin ile ABD arasındaki stratejik rekabeti daha entegre, diplomatik ve ekonomik hedeflerle desteklenen tehlikeli bir aşamaya taşımış durumda.
Öne Çıkan Teknolojik İlerlemeler
- Hipersonik Teknolojiler
- 5 farklı hipersonik sistem sergilendi (DF-17, YJ-21, DF-27, CJ-21, WZ-8)
- Mach 5–10 hız aralığında operasyonel kabiliyetler
- Mevcut füze savunma sistemlerini etkisiz kılan manevra yetenekleri
- Nükleer Modernizasyon
- İlk kez tam nükleer üçlü (kara–deniz–hava) sergilendi
- MIRV teknolojisiyle artırılmış savaş başlığı kapasitesi
- 1.000+ operasyonel savaş başlığı hedefine destek
- Yönlendirilmiş Enerji
- İlk operasyonel lazer sistemleri
- Maliyet-etkin savunma çözümleri
- Swarm saldırılara karşı etkili koruma
- Yapay Zekâ Entegrasyonu
- AI destekli navigasyon ve hedefleme
- Otonom savaş sistemleri
- Akıllı swarm koordinasyonu
yorum Yap
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *