ORMAN YANGINLARININ AFET BOYUTU VE TÜRKİYE’DE YÖNETİMİ
Orman yangınları, yalnızca ağaçların yanmasıyla sınırlı bir doğa olayı değildir. Doğrudan ekosistemi yok eden, biyolojik çeşitliliği azaltan, iklim değişikliğini hızlandıran ve toplumsal hayatı derinden etkileyen çok boyutlu bir afettir. Özellikle Türkiye gibi Akdeniz iklim kuşağında yer alan ülkelerde yangınlar, yaz aylarında en büyük çevresel ve toplumsal tehditlerden biri haline gelmiştir.
Türkiye, her yıl yüzlerce yangınla mücadele etmektedir. Ancak yangınların sıklığından daha önemli olan, bu yangınların giderek artan ölçekte büyük alanlara yayılmasıdır. İklim değişikliği, küresel ısınma, kuraklık, tarımsal faaliyetler, enerji nakil hatları ve insan ihmali bu süreci hızlandırmaktadır.
2021’de yaşanan büyük yangın felaketleri ve 2025 yazında tekrar eden yangınlar, bu sorunun artık olağanüstü boyutlara ulaştığını göstermektedir. Bu makale, Türkiye’de orman yangınlarını afet yönetimi perspektifi ile incelemekte ve yangınların yalnızca çevresel değil, psikolojik, sosyolojik ve ekonomik etkilerini de ele almaktadır.
Çalışmada öncelikle yangınların afet boyutuna nasıl evrildiği tartışılmış, ardından yangın söndürme yöntemleri, afet evrelerinde yapılması gereken çalışmalar ve kriz yönetimi uygulamaları üzerinde durulmuştur. Ayrıca uluslararası karşılaştırmalar yapılmış, Türkiye’nin güçlü yönleri ve avantajları ortaya konmuştur.
Giriş bölümünde vurgulanan en önemli nokta, orman yangınlarının artık yalnızca “doğal afet” olarak değil, aynı zamanda insan eliyle şekillenen, önlenebilir bir kriz olarak görülmesidir. Bu nedenle çözüm yalnızca yangın çıktıktan sonra müdahaleyle değil, bütüncül bir afet yönetimi anlayışıyla mümkün olabilir.
ORMAN YANGINLARININ AFET BOYUTU
Orman yangınları her zaman afet niteliği taşımaz. Küçük çaplı yangınlar kısa sürede kontrol altına alınabilirken, bazı yangınlar büyüyerek çok daha geniş bir kriz haline gelebilir.
Bir yangının afete dönüşmesi belirli aşamalara bağlıdır:
- Başlangıç Aşaması – Doğal Olay: Küçük çaplı yangınlar yalnızca birkaç hektarlık alanı etkiliyorsa ve mevcut ekiplerce hızla kontrol altına alınabiliyorsa afet sayılmaz. Bu durumda olay doğa olayları arasında kalır.
- Yayılma Aşaması – Riskli Durum:
Rüzgâr, sıcaklık ve düşük nem birleştiğinde yangın hızla büyür. Birkaç saat içinde onlarca hektara yayıldığında, normal müdahale kapasitesini zorlamaya başlar. Bu aşama, yangının afete dönüşme potansiyelini gösterir. - Topluma Ulaşma Aşaması – Afete Dönüşüm:
Yangın köylere, yerleşim alanlarına, turistik tesislere, tarım alanlarına ulaştığında artık afet niteliği kazanır. Çünkü yalnızca doğayı değil, insan yaşamını, ekonomiyi ve sosyal düzeni de tehdit etmeye başlar. Tahliyeler başlar, psikolojik travmalar ortaya çıkar. - Müdahale Kapasitesinin Aşılması – Afet Tanımı:
Yangın, mevcut itfaiye, arazöz ve helikopter kapasitesiyle kontrol edilemiyorsa, yani olağan müdahale araçları yetmiyorsa, resmen afet haline gelir. Bu noktada ek illerden, hatta uluslararası yardımdan destek gerekir. - Uzun Vadeli Etkiler – Afet Sonrası:
On binlerce hektarın yanmasıyla birlikte ekosistem bozulur, erozyon ve sel riskleri artar. Tarım, turizm ve hayvancılık zarar görür; göçler başlar. Psikolojik ve sosyolojik etkiler uzun yıllar devam eder. Bu noktada yangın, yalnızca anlık bir felaket değil, toplumsal hafızada yer eden bir afet olur.
Sonuç olarak bir orman yangını; kontrol kapasitesini aştığında, yerleşim ve insan yaşamını tehdit ettiğinde, ekonomik, ekolojik ve toplumsal yıkımlara yol açtığında afete dönüşür.
Kriz ve Olay Yeri Yönetimi
Türkiye’de orman yangınlarıyla mücadele, tek bir kurumun değil, birçok devlet kurumunun koordineli çalışmasıyla mümkündür. Bu yönüyle Türkiye’nin avantajı, çok aktörlü ama tek merkezden yönetilen bir afet yönetimi modeli uygulamasıdır.
Merkezi koordinasyonun gücü (AFAD Modeli):
Türkiye’de afet yönetimi, AFAD tarafından merkezi şekilde yürütülür. Böylece birçok ülkede görülen yetki karmaşası (örneğin İspanya’da bölgesel yönetimler, ABD’de eyaletler arası koordinasyon zorlukları) Türkiye’de daha sınırlıdır. Kriz anında “tek elden karar alma” mekanizması, dakikalar içinde hızlı mobilizasyon sağlar.
Orman Genel Müdürlüğü’nün uzmanlığı:
OGM, yangın söndürmede teknik bilgiye, araç parkına ve uzman personele sahiptir. Bölgesel orman işletme müdürlükleri sayesinde olay yerine yakın birimler hızlıca harekete geçebilir. Bu kurumsal uzmanlık, Türkiye’yi birçok Akdeniz ülkesinden avantajlı kılar.
Belediyeler ve yerel yönetimlerle işbirliği:
Büyükşehir belediyelerinin itfaiye teşkilatları, yangınlara destek için devreye girer. Yerel yönetimler hem lojistik (su tankerleri, iş makineleri) hem de halkın organizasyonu açısından önemlidir. Bu işbirliği, merkezi kurumların kapasitesini artırır.
Jandarma, Emniyet ve Askerî Destek:
Jandarma ve emniyet birimleri, yangın bölgelerinde tahliye, trafik düzenleme ve güvenlik sağlar. Gerektiğinde Türk Silahlı Kuvvetleri de yangın söndürme çalışmalarına iş makineleri ve lojistik destekle katılır. Böylece yalnızca yangını söndürmek değil, insan hayatını korumak da eş zamanlı yürütülür.
Sağlık ve Sosyal Destek Kurumları:
Sağlık Bakanlığı, seyyar hastaneler ve ambulanslarla bölgeye hızla ulaşır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, travma yaşayan vatandaşlara psikososyal destek sağlar. Böylece kriz yönetimi yalnızca yangın söndürmeye değil, insani yardım boyutuna da uzanır.
Gönüllülerin devletle entegrasyonu:
Yangın bölgelerinde köylüler ve gönüllüler kritik rol oynar. AFAD ve OGM bu gönüllüleri organize ederek profesyonel ekiplerle uyumlu çalıştırır. Bu “toplum–devlet işbirliği” Türkiye’nin en güçlü avantajlarından biridir.
Krizi yönetme becerisi:
Türkiye, afet anında hızlı kriz merkezleri kurar; valilikler, kaymakamlıklar, yerel kriz masaları anında toplanır. Farklı illerden arazöz, helikopter ve personel kaydırılabilir. Krizin büyüklüğüne göre uluslararası destek çağrısı yapılması da hızlıdır (örneğin Rusya ve Azerbaycan’dan gelen uçaklar).
Sonuç:
Türkiye’nin kriz ve olay yeri yönetimindeki avantajı, kurumlar arası güçlü işbirliği, hızlı karar alma mekanizmaları, gönüllü–devlet dayanışması ve insani yardımı da içeren geniş kapsamlı müdahale yaklaşımıdır.
PSIKOLOJIK ETKILER
Orman yangınlarının psikolojik etkileri, afet psikolojisi açısından oldukça geniş kapsamlıdır ve yalnızca doğrudan mağdurları değil, tüm toplumu etkileyebilir. Bu etkiler bireysel, ailevi ve toplumsal düzeyde farklı biçimlerde ortaya çıkar:
- Travma ve Kaygı Bozuklukları:
Orman yangınları bireylerde Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), yoğun kaygı ve panik ataklara yol açabilir. Yangından sağ kurtulan kişilerde flashbackler (olayı tekrar yaşıyormuş gibi hissetme), kabuslar ve uykusuzluk sıkça görülür. Afet psikolojisine göre bu belirtiler yalnızca doğrudan mağdurlarda değil, olayları uzaktan izleyen toplumun genelinde de ortaya çıkabilir. - Çocuklarda Psikolojik Etkiler:
Çocuklar yangınlarda en kırılgan gruptur. Evini, okulunu ve oyun alanlarını kaybeden çocuklarda güvensizlik duygusu, ayrılık kaygısı ve yoğun korku gelişir. Duman kokusu veya siren sesi duyduklarında travmatik tepkiler gösterebilirler. Ayrıca dikkat dağınıklığı ve okul başarısında düşüş yaşanabilir. - Toplumsal Bellek ve Kolektif Travma:
Yangınların etkisi bireysel sınırları aşar ve toplumsal hafızaya kazınır. “2021 yangınları” ya da “2025 felaketi” gibi ifadeler, toplum için dönüm noktası haline gelir. Bu durum afet psikolojisinde kolektif travma olarak tanımlanır; toplum uzun yıllar bu olayları hatırlamaya devam eder. - Göç ve Psikososyal Uyum Sorunları:
Yangınlar nedeniyle evini kaybeden aileler başka bölgelere göç etmek zorunda kalır. Bu göç süreci bireylerde kimlik kaybı, aidiyet duygusunun zayıflaması, yalnızlık ve depresyon yaratabilir. Yeni yerleşim alanına uyum sağlamak psikolojik açıdan yıpratıcıdır. - İkincil Travmalar ve Medya Etkisi:
Yangınları doğrudan yaşamayan kişiler bile sürekli haber ve görüntülere maruz kaldığında ikincil travma yaşayabilir. Özellikle sosyal medyada paylaşılan dramatik görüntüler, toplum genelinde umutsuzluk ve öfke duygularını artırır. - Toplumsal Dayanışma ve Psikolojik Güçlenme:
Afet psikolojisi yalnızca olumsuz etkilerden ibaret değildir. Yangın sonrası toplumda dayanışma, yardımlaşma ve empati duygusu artar. Bu, psikolojide travma sonrası büyüme olarak adlandırılır; bireyler ve toplum, yaşanan zorluklardan güçlenerek çıkabilir.
Sonuç:
Orman yangınlarının psikolojik etkileri; bireysel travmalardan toplumsal belleğe, çocuk psikolojisinden göç kaynaklı uyum sorunlarına kadar çok boyutludur. Bu etkilerin anlaşılması, yangın sonrası psikososyal destek politikalarının güçlendirilmesi için zorunludur.
SOSYOLOJIK ETKILER
Orman yangınlarının sosyolojik etkileri, afet sosyolojisi açısından çok boyutludur. Bu etkiler yalnızca ekonomik kayıplar ya da göçlerle sınırlı değildir; toplumsal düzenin bozulmasından kültürel kimlik kaybına kadar geniş bir yelpazede incelenmelidir:
- Toplumsal Düzenin Bozulması:
Yangınlar köylerin, kasabaların ve turistik bölgelerin günlük yaşamını altüst eder. Elektrik kesintileri, yolların kapanması ve ulaşımın zorlaşması toplumun düzenini bozar. Afet sosyolojisinde bu, sosyal düzenin geçici olarak çökmesi şeklinde tanımlanır. - Göç ve Yer Değiştirme:
Evini kaybeden aileler başka bölgelere göç etmek zorunda kalır. Bu göçler, toplulukların parçalanmasına, aile bağlarının zayıflamasına yol açar. Göç edenler yeni yerleşim yerlerinde aidiyet sorunları yaşar; bu, sosyal uyum açısından büyük bir problemdir. - Ekonomik ve Mesleki Etkiler:
Tarımsal üretim (zeytinlik, seralar, hayvancılık) büyük zarar görür. Turizm bölgelerinde oteller, kamp alanları ve sahil tesisleri zarar gördüğünde binlerce kişi işsiz kalır. İşsizlik ve gelir kaybı, toplumsal huzursuzluğu artırır. - Toplumsal Dayanışma ve Kolektif Hareketler:
Yangın dönemlerinde dayanışma artar; gönüllüler, sivil toplum örgütleri ve halk birlikte hareket eder. Bu süreç, toplumun kolektif bilinç geliştirmesine katkı sağlar. Afet sosyolojisine göre bu tür dayanışmalar, toplumu birleştiren “sosyal yapıştırıcı” işlevi görür.
KAPAK TÜRKIYE’ DE ORMAN YANGINLARININ ÇOK BOYUTLU ANALIZI
38 GLOBAL SAVUNMA www.globalsavunma.com.tr 39
- Devlete ve Kurumlara Güven:
Yangınlarla mücadelede devlet kurumlarının başarısı veya eksikliği, toplumun devlete güvenini doğrudan etkiler. Eğer hızlı ve etkin müdahale olursa güven artar; eksiklikler yaşanırsa eleştiri ve öfke yükselir. Bu durum, siyasal ve sosyal ilişkiler üzerinde kalıcı etkiler bırakabilir. - Kültürel ve Ekolojik Kimlik Kaybı:
Ormanlar yalnızca ekonomik değil, kültürel bir kimliktir. Köylerin belleğinde ormanlar yaşamın bir parçasıdır. Ormanların yanması, insanların kimlik ve aidiyet duygusunu da zedeler. Afet sosyolojisinde bu, mekânsal kimliğin kaybı olarak tanımlanır. - Uzun Vadeli Sosyal Etkiler:
Yangın sonrası yeniden yerleşim, yeni iş modelleri ve farklı sosyal ilişkiler doğar. Bu, toplumun yapısında kalıcı değişimlere yol açabilir. Örneğin yangın göçleri, kırsaldan kente göçü hızlandırarak şehirlerde yeni sosyal sorunlar yaratır.
Sonuç olarak, orman yangınlarının sosyolojik etkileri; toplumsal düzenin bozulmasından göç ve işsizliğe, devlete duyulan güvenin değişmesinden kültürel kimlik kaybına kadar çok boyutludur. Bu nedenle yangınlar yalnızca çevresel değil, toplumsal bir kriz olarak da ele alınmalıdır.
YANGIN SÖNDÜRME YÖNTEMLERI
Orman yangınlarını söndürmede farklı yöntemler kullanılmaktadır. Bunlar doğrudan, dolaylı, kara ve hava araçlarıyla, teknolojik ve kimyasal yöntemler şeklinde sınıflandırılabilir:
- Doğrudan Söndürme:
En yaygın yöntemdir. Su ve köpük kullanılarak alevlerin üzerine doğrudan müdahale edilir. Küçük yangınlarda toprak serilerek oksijenle teması kesilir. Örnek: Antalya’da küçük çaplı yangınlar genellikle bu yöntemle hızla kontrol altına alınır. - Dolaylı Söndürme:
Yangının ilerlemesini engellemek için boş alanlar açılır veya karşı ateş çıkarılır. Özellikle büyük yangınlarda tercih edilir. Örnek: ABD ve Avustralya’da sıkça kullanılırken, Türkiye’de riskli olduğu için az uygulanmaktadır. - Kara Ekipleriyle Müdahale:
Orman işçileri, itfaiye ekipleri ve gönüllüler doğrudan sahada el aletleriyle (tırmık, kürek, tüpler) çalışır. Avantajı erken aşamada etkilidir; dezavantajı yangın büyüdüğünde riskli olmasıdır. - Hava Araçlarıyla Müdahale:
Helikopterler su sepetleriyle gölet veya denizden su alarak yangına bırakır. Uçaklar geniş alanlara hızlıca müdahale eder. Örnek: 2021 yangınlarında uçak eksikliği tartışma yaratmış, sonrasında filo genişletilmiştir. Avantajı ulaşılması zor alanlara müdahaledir; dezavantajı rüzgâr ve duman nedeniyle sınırlı etkidir. - Teknolojik Yöntemler:
Drone’lar yangının çıkış noktasını tespit eder, ekipleri yönlendirir. 2024’te Muğla’da drone’lar sayesinde büyümeden söndürülen yangın buna örnektir. Uydu izleme ve yapay zekâ tabanlı sıcaklık/duman sensörleri erken uyarı sağlar. - Kimyasal Yöntemler:
Büyük yangınlarda alev geciktirici kimyasallar uçaklarla atılır. ABD ve Avustralya’da yaygın, Türkiye’de sınırlı olarak kullanılmaktadır.
Sonuç olarak yangın söndürme yöntemleri çeşitlidir ve en etkili mücadele, bu yöntemlerin birlikte ve koordineli uygulanmasıyla mümkündür.
AFET EVRELERINDE ORMAN YANGINLARINDA YAPILMASI GEREKEN ÇALIŞMALAR
Orman yangınları afet yönetiminin tüm evrelerinde ele alınmalıdır. Bu evreler yalnızca yangın çıktıktan sonraki süreci değil, öncesi ve sonrasını da kapsayan bütüncül bir yaklaşım gerektirir. Aşağıda afet evreleri ve yapılması gereken çalışmalar örneklerle açıklanmıştır:
- Önleme Evresi (Proaktif Yaklaşım):
- Yangın çıkmadan risklerin azaltılması hedeflenir.
- Halk Eğitimi: Köylerde yangın farkındalık seminerleri, okullarda afet bilinci dersleri verilmelidir. Örnek: İspanya’da yaz öncesi “yangın tatbikat haftası” düzenlenmektedir.
- İmar ve Hukuk: Ormanların imara açılması kesinlikle engellenmelidir. Örnek: Yunanistan’da 2018 yangınları sonrası imar yasağı getirilmiştir.
- Elektrik ve Altyapı Kontrolleri: Elektrik direklerinden çıkan kıvılcımlar büyük risk taşır, düzenli bakım yapılmalıdır.
- Hazırlık Evresi (Planlama ve Kapasite Geliştirme):
Yangın çıkarsa hazır olunması amaçlanır.
- Tatbikatlar: AFAD, OGM ve belediyeler ortak tatbikat yapmalıdır. Örnek: Muğla’da 2023’te yapılan tatbikatta köylüler aktif katılım sağlamıştır.
- Ekipman ve Personel: Arazözlerin bakımı, helikopterlerin hazır tutulması gereklidir. Örnek: ABD’de Kaliforniya her yaz öncesi araç filosunu kontrol eder.
- Risk Haritaları: Yangın çıkma ihtimali yüksek bölgeler belirlenmeli, gözetleme kuleleri ve drone sistemleri kullanılmalıdır.
- Müdahale Evresi (Acil Durum ve Koordinasyon):
Yangının hızlı ve etkili biçimde kontrol altına alınması hedeflenir.
- Hızlı Müdahale: İlk 30 dakikadaki müdahale yangının kaderini belirler. Örnek: Antalya’da küçük bir yangın, ilk yarım saatte 5 arazöz ve 2 helikopterle söndürülmüştür.
- Kurumsal Koordinasyon: AFAD, itfaiye, jandarma ve gönüllüler kriz masasında ortak çalışmalıdır. Örnek: 2025 İzmir yangınında kriz masası sayesinde hızlı tahliye yapılabilmiştir.
- Uluslararası Destek: Yangın büyüdüğünde diğer ülkelerden hava desteği alınmalıdır.
- İyileştirme Evresi (Rehabilitasyon ve Yeniden İnşa):
- Yangın sonrası hayatın normale dönmesi için çalışılır.
- Yeniden Ağaçlandırma: Bölgeye uygun fidan dikilmelidir. Örnek: 2021 yangınları sonrası Marmaris’te “Bir Nefes de Sen Ol” kampanyasıyla milyonlarca fidan dikilmiştir.
- Psikososyal Destek: Travma yaşayan çocuklara ve ailelere psikolog desteği verilmelidir. Örnek: AFAD’ın deprem bölgelerinde uyguladığı mobil psikososyal birimler yangın bölgelerine uyarlanabilir.
- Ekonomik Destek: Çiftçilere hibe ve kredi sağlanmalıdır. Örnek: 2022’de Tarım Bakanlığı yangın sonrası arıcılara ücretsiz kovan desteği vermiştir.
Sonuç olarak afet evreleri zincirin halkaları gibidir; biri zayıf kalırsa bütün sistem çöker. Türkiye’de yalnızca müdahaleye değil, önleme ve hazırlığa da güçlü bir şekilde odaklanılmalıdır.
TÜRKIYE CUMHURIYETI’NIN ÇÖZÜM ÖNERILERI
- Erken Uyarı Sistemleri ve Teknolojik Altyapı
Türkiye’nin yangınlarla mücadelesinde en kritik unsur, proaktif yaklaşımdır. Devlet, yalnızca çıkan yangınlara müdahale etmekle kalmamalı; yangın başlamadan önce riski tespit edecek bir sistem kurmalıdır. Bunun için:
• Milli uydu sistemleri (TÜRKSAT, İMECE) üzerinden ormanların 24 saat gözetlenmesi,
• Yapay zekâ tabanlı yangın risk haritaları ile sıcaklık, nem, rüzgâr ve insan faaliyetlerinin sürekli analiz edilmesi,
• İHA ve drone filoları ile anlık keşif,
• Orman köylerine yerleştirilecek akıllı sensörler ve kamera ağları ile dumanın erken tespiti, zorunluluk haline gelmiştir. - Hukuki ve Kurumsal Reformlar
Türkiye Cumhuriyeti, orman yangınlarıyla mücadelede hukuk ve kurumlar arası koordinasyonu güçlendirmelidir.
• Anayasadaki “yanan orman alanları başka amaçla kullanılamaz” hükmü daha da güçlendirilerek, caydırıcı yaptırımlar artırılmalıdır.
• Orman alanında kasıtlı yangın çıkaranlara yönelik cezalar çok daha ağırlaştırılmalı ve uygulanması titizlikle takip edilmelidir.
• AFAD, Orman Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı, belediyeler ve askeri birlikler arasındaki yetki ve sorumluluk sınırları açıkça tanımlanmalı, kriz anında hiçbir bürokratik boşluk kalmamalıdır. - Kurumsal Kapasite, İnsan Kaynağı ve Gönüllülük Sistemi
• Profesyonel yangınla mücadele ekiplerinin sayısı artırılmalı; her yıl binlerce yeni uzman yetiştirilmelidir.
• Ormancılık fakülteleri, meslek yüksekokulları ve askeri birlikler yangınla mücadelede aktif rol üstlenmelidir.
• Orman köylüleri ve gençler için “Ulusal Yangın Gönüllüleri Programı” kurulmalı, sertifikalı eğitimlerle bu insanlar profesyonel ekiplerin destek unsuru haline getirilmelidir.
• Gönüllülük, sadece bireysel değil, STK’lar, üniversiteler ve meslek odaları üzerinden örgütlü hale getirilmelidir. - Hava ve Kara Gücü Modernizasyonu
• Türkiye’nin stratejik bölgelerine (Antalya, Muğla, İzmir, Adana) Yangın Hava Üsleri kurulmalıdır.
• Yerli yangın söndürme uçakları ve helikopterleri üretilmeli; ASELSAN ve TUSAŞ işbirliğiyle milli bir hava filosu oluşturulmalıdır.
• Kara filosunda kullanılan arazöz, su tankeri, iş makineleri için standartlar yükseltilmeli ve her yangın bölgesine lojistik merkezler kurulmalıdır. - Toplumsal Bilinçlendirme ve Eğitim
• İlköğretimden itibaren afet bilinci, çevre eğitimi ve orman sevgisi dersleri müfredata alınmalıdır.
• Televizyon, radyo ve sosyal medyada ulusal yangın farkındalık kampanyaları düzenlenmelidir.
• Turizm bölgelerinde otel ve tesislere yangın risk yönetimi planı zorunlu hale getirilmelidir.
• Köylerde “Yangın Gözcüleri” sistemi kurulmalı; bölge halkı doğrudan yangın gözlemine katılmalıdır. - Psikososyal ve Ekonomik Destek
• Yangından etkilenen çocuklara, yaşlılara ve ailelere travma sonrası psikolojik destek sağlanmalıdır.
• Yangında evini, tarlasını veya hayvanlarını kaybeden vatandaşlara devlet destekli kredi, hibe ve sigorta kolaylıkları sunulmalıdır.
• Turizm işletmelerine yönelik özel destek fonları oluşturulmalıdır. - Uluslararası İşbirliği ve Bölgesel Dayanışma
• Türkiye, Akdeniz Yangın Dayanışma İttifakı kurarak Yunanistan, İtalya, İspanya gibi ülkelerle ortak hareket etmelidir.
• AB’nin RescEU mekanizması, NATO’nun afet yardım kapasitesi ve Birleşmiş Milletler Afet Risk Azaltma Ofisi ile ortak projeler geliştirilmelidir.
• Yangın söndürme uçakları için ortak filo anlaşmaları yapılmalı, yangın sezonunda ülkeler arasında dayanışma sağlanmalıdır. - Ekolojik Restorasyon ve Sürdürülebilir Ormancılık
• Yangın sonrası sadece fidan dikmek değil, ekosistem temelli restorasyon yapılmalıdır.
• Yerli türlerin korunması, toprak-su dengesi gözetilmesi ve biyolojik çeşitliliğin yeniden tesisi sağlanmalıdır.
• Üniversiteler ve araştırma merkezleri,
KAPAK TÜRKIYE’ DE ORMAN YANGINLARININ ÇOK BOYUTLU ANALIZI
40 GLOBAL SAVUNMA www.globalsavunma.com.tr 41
yangın sonrası ekolojik izleme projeleri yürütmeli; kırsal kalkınma ile orman yönetimi entegre edilmelidir. Sonuç olarak: Türkiye Cumhuriyeti’nin çözüm önerileri, sadece yangın çıktıktan sonra değil, yangın öncesi ve sonrası tüm süreçleri kapsayan bir strateji olmalıdır. Erken uyarı, güçlü kurumsal yapı, gönüllülük, teknoloji, eğitim, uluslararası işbirliği ve ekolojik restorasyon; devletin yangınlara karşı sürdürülebilir bir mücadele modeli kurmasını sağlayacaktır.
BULGULAR VE İSTATISTIKLER
Orman yangınlarına dair veriler, afet yönetiminin en önemli dayanak noktalarındandır. Bu veriler yalnızca sayısal boyutu değil, aynı zamanda nedenleri, bölgesel dağılımı ve uluslararası kıyaslamaları da içermektedir.
Tabloda görüldüğü üzere, her yıl yangınların sayısı ve etkilediği alan artmaktadır. Bu durum, yangınların yalnızca iklimsel değil, aynı zamanda yönetimsel bir sorun olduğuna işaret etmektedir.
Genel Veriler (2025 Türkiye Orman Yangınları)
Tablo, 2021’den 2025’e Türkiye’de yangın sayısının azalsa da yıkıcılığın arttığını göstermektedir. Özellikle 2025’te yangın başına düşen yanan alan çok daha büyüktür.
Yangınların Çıkış Nedenleri (%)
Veriler, yangınların çoğunun önlenebilir nedenlerden çıktığını ortaya koymaktadır. Özellikle insan kaynaklı ihmal %52 ile en büyük payı oluşturmaktadır.
Bölgesel Dağılım (2025)
Türkiye’de yangınların %85’i Akdeniz ve Ege bölgelerinde çıkmaktadır. Bu nedenle bu bölgeler için özel risk haritaları yapılmalı ve filolar burada yoğunlaştırılmalıdır.
Uluslararası Karşılaştırma (2025)
Türkiye yangın sayısında fazla olsa da, ortalama yanan alan bakımından Yunanistan ve ABD’den daha başarılıdır. Bu da Türkiye’nin söndürme kapasitesinin güçlü olduğunu göstermektedir.
2030 SENARYOLARI VE GELECEĞE YÖNELIK TAHMINLER
- İklim Değişikliği ve Artan Riskler:
2030’a kadar Akdeniz Havzası’nda sıcaklıkların 1,5–2°C artacağı öngörülmektedir. Bu artış, yangın sezonunu yaklaşık 2 ay uzatabilir. Türkiye’de özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde yangın sıklığı ve şiddeti artacaktır. - Teknoloji ile Güçlenen Müdahale:
2030’a kadar tam otomatik drone filoları ile orman gözetlemesi yaygınlaşacaktır. Uydu verileri yapay zekâ tarafından analiz edilerek yangın çıkmadan riskler tespit edilecektir. Türkiye’nin yerli üretim İHA’ları ve uyduları, yangın yönetiminde dünyaya örnek olabilir. - Toplumsal Bilinç ve Eğitim:
2030’a kadar ilkokuldan üniversiteye tüm müfredatta çevre ve afet bilinci dersleri zorunlu hale gelebilir. Köylüler, çiftçiler ve turizm sektörü için sürekli eğitim programları düzenlenecektir. - Ekonomik ve Sosyal Sonuçlar:
Yangınların maliyeti 2030’da yılda 20 milyar ₺’yi bulabilir. Tarım ve turizm gelirlerinde kayıplar yaşanabilir. Ancak doğru politikalarla, bu kayıplar ekoturizm ve yeşil ekonomi yatırımlarıyla telafi edilebilir. - Uluslararası İşbirliği Senaryoları:
2030’da Türkiye’nin Akdeniz ülkeleriyle ortak bir “Yangın Acil Müdahale Gücü” kurması beklenebilir. Bu yapı, ortak hava filosu ve bilgi paylaşımı sayesinde yangınların sınır aşan etkilerini azaltacaktır.
Bu tablo, iklim değişikliği ile risklerin artacağını ancak doğru önlemler alınırsa kayıpların azaltılabileceğini göstermektedir.
ULUSLARARASI KARŞILAŞTIRMALAR
Türkiye’nin yaşadığı orman yangınları, Yunanistan, İspanya, Portekiz ve ABD’nin Kaliforniya eyaletinde yaşanan yangınlarla benzerlik göstermektedir. Özellikle Akdeniz ülkelerinde iklim koşullarının benzerliği, yangın riskini artırmaktadır. Ancak Türkiye’nin sahip olduğu bazı avantajlar onu diğer ülkelerden farklı kılmaktadır.
- Coğrafi Bilgi ve Tecrübe:
Türkiye, uzun yıllardır orman yangınlarıyla mücadele eden bir ülkedir. Orman Genel Müdürlüğü’nün köklü yapısı ve saha tecrübesi, yangınlara müdahalede önemli bir avantaj sağlar. Bu kurumsal hafıza, birçok Akdeniz ülkesine kıyasla daha güçlüdür. - Merkezi Koordinasyon Modeli:
Türkiye’de afet yönetimi, AFAD aracılığıyla merkezi olarak koordine edilmektedir. Bu, İspanya ve ABD gibi ülkelerde görülen yetki karmaşasının önüne geçmektedir. Tek elden karar alma mekanizması, hızlı mobilizasyon sağlar. - Yerel Halkın Katılımı:
Türkiye’de köylüler ve gönüllüler yangınlarla mücadelede aktif rol oynar. Bu, toplumun afetlere karşı daha dayanıklı olmasını sağlar. Yunanistan ve İspanya’da gönüllü katılımı daha sınırlıdır. - Hızlı Mobilizasyon:
Türkiye’nin coğrafi yapısı ve idari organizasyonu sayesinde yangın bölgelerine kısa sürede ulaşılabilmektedir. Farklı illerden ekipler hızla bölgeye kaydırılabilir. Bu esneklik, kriz anlarında büyük avantaj sağlar. - Filo Güçlendirme Çalışmaları:
2021 yangınlarından sonra Türkiye hava filosunu ciddi ölçüde güçlendirmiştir. Bugün birçok Akdeniz ülkesine göre daha fazla helikopter kapasitesine sahiptir. Ayrıca gerektiğinde Türk Hava Kuvvetleri de destek vermektedir. - Toplum–Devlet Dayanışması:
Türkiye’de kriz anlarında devlet kurumları ile halk arasında güçlü bir dayanışma görülmektedir. Köylülerin gönüllü çabaları, resmi kurumlarla entegre şekilde çalışabilmektedir. Bu kültürel özellik, Türkiye’nin afetlere verdiği tepkiyi daha güçlü kılar.
Yıl – Yangın Sayısı – Etkilenen Alan (hektar) – Ekonomik Kayıp (Milyar TL)
2023 – 2,500 – 80,000 – 15
2024 – 3,100 – 95,000 – 20
2025 – 3,800 – 120,000 – 30
Neden – Yüzde
İnsan kaynaklı ihmal – 52
Kasıtlı (sabotaj) – 18
Elektrik / altyapı – 12
Doğal nedenler – 10
Diğer – 8
Bölge – Yangın Sayısı – Yanan Alan (hektar)
Akdeniz – 740 – 72,000
Ege – 605 – 30,000
Marmara – 240 – 9,000
Karadeniz – 100 – 3,000
Doğu ve Güneydoğu – 160 – 6,000
Ülke – Yanan Alan (hektar) – Yangın Sayısı – Ortalama Alan/Yangın (ha)
Türkiye – 120,000 – 1,845 – 65
Yunanistan – 145,000 – 1,200 – 120
İspanya – 98,000 – 1,000 – 98
ABD (Kaliforniya) – 350,000 – 1,600 – 219
Yıl – Yangın Sayısı – Yanan Alan (hektar) – Maddi Kayıp (milyar TL) – Tahliye Edilen Kişi – Can Kaybı
2021 – 2,793 – 139,503 – 15 – 36,000 – 9
2023 – 1,120 – 78,000 – 8 – 12,000 – 4
2025 – 1,845 – 120,000 – 12 – 25,000 – 6
Yıl – Yangın Sayısı – Yanan Alan (hektar) – Maddi Kayıp (milyar ₺)
2025 – 1,845 – 120,000 – 12
2030 – 2,300 – 180,000 – 20
KAPAK TÜRKIYE’ DE ORMAN YANGINLARININ ÇOK BOYUTLU ANALIZI
42 GLOBAL SAVUNMA www.globalsavunma.com.tr 43
- Yeniden Ağaçlandırma Kültürü:
Türkiye, yangın sonrası ağaçlandırma çalışmalarında hızlı davranmaktadır. Birçok Akdeniz ülkesinde yeniden ağaçlandırma süreci uzun sürerken, Türkiye’de fidan dikim kampanyaları ve gönüllü katılımıyla daha hızlı sonuç alınabilmektedir. - Uluslararası İşbirliğine Açıklık:
Türkiye, gerektiğinde dost ve müttefik ülkelerden yardım alabilmektedir. Rusya, Azerbaycan ve Katar gibi ülkelerden gelen hava araçları, yangınlarla mücadelede kritik rol oynamıştır. Bu esneklik, Avrupa Birliği bürokrasisine bağlı olan bazı ülkelerden daha avantajlı bir durum yaratmaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye her ne kadar bazı eksikliklere sahip olsa da kriz yönetimindeki merkezi yapısı, gönüllü katılımı, hızlı mobilizasyonu ve yeniden ağaçlandırma kültürü sayesinde birçok ülkeye kıyasla avantajlıdır. Bu yönleriyle Türkiye, orman yangınlarıyla mücadelede bölgesel bir model ülke olma potansiyeline sahiptir.
SONUÇ
2025 yılında yaşanan orman yangınları, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu çevresel ve toplumsal risklerin boyutunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu yangınlar, yalnızca bir ekosistem kaybı değil, aynı zamanda bir afet yönetimi sınavı olmuştur. Gerek ortaya çıkan istatistikler, gerekse yangın sonrası yaşanan psikolojik ve sosyolojik yıkımlar, bu olayların çok boyutlu bir kriz olduğunu açıkça göstermektedir.
Öncelikle, yangınların afet niteliği taşımasının en önemli nedeni, müdahale kapasitesinin aşılması ve geniş kitleleri doğrudan etkilemesidir. 120.000 hektarlık alanın yanması, milyonlarca ağacın yok olması ve milyarlarca liralık ekonomik kaybın yaşanması, olayın sadece bir “orman yangını” değil, toplumsal bir felaket olduğunu kanıtlamaktadır.
Kriz ve olay yeri yönetimi açısından bakıldığında Türkiye, güçlü bir kurumsal altyapıya sahiptir. AFAD, Orman Genel Müdürlüğü, belediyeler, jandarma ve sağlık ekipleri arasında koordinasyon sağlanabilmiş, gönüllülerin desteğiyle hızlı bir mobilizasyon gerçekleştirilmiştir. Ancak yine de zaman zaman yaşanan iletişim sorunları ve lojistik zorluklar, kayıpları artırmıştır. Bu da güçlü bir sisteme rağmen sürekli güncellemeye ve gelişime ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
Psikolojik ve sosyolojik boyutlar, yangınların en görünmeyen ama en derin yaralarını oluşturmaktadır. Evini, köyünü kaybeden vatandaşların yaşadığı travmalar, göç eden ailelerin toplumsal düzenleri, çocuklarda ortaya çıkan uyku bozuklukları ve korkular, yangınların toplumsal maliyetini artırmıştır. Bu nedenle, orman yangınlarını yalnızca çevresel bir kayıp olarak görmek dar bir bakış açısı olacaktır; bu yangınlar aynı zamanda bir insani krizdir.
Uluslararası karşılaştırmalar ise Türkiye’nin güçlü ve zayıf yanlarını ortaya koymaktadır. Türkiye, hızlı mobilizasyon, gönüllü katılımı ve merkezi afet yönetimi modeli açısından avantajlıdır. Bununla birlikte, önleyici tedbirler, erken uyarı sistemleri ve teknolojik çözümler konusunda daha fazla ilerleme kaydetmesi gerekmektedir. Bu noktada, özellikle Akdeniz ülkelerinden ve ABD’nin Kaliforniya eyaletinden öğrenilecek çok şey vardır.
Sonuç olarak, 2025 orman yangınları bize bir kez daha şunu göstermiştir: Yangınlarla mücadelede yalnızca “söndürme” odaklı olmak yeterli değildir. Önleme, hazırlık, müdahale ve iyileştirme evrelerinin her birinde güçlü bir planlama yapılmalıdır. Ormanların imara açılmasının engellenmesi, halkın bilinçlendirilmesi, teknolojik yatırımların artırılması ve uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi, geleceğe dönük en kritik adımlardır. Türkiye, bu deneyimlerden ders çıkararak afet yönetimini daha bütüncül ve sürdürülebilir hale getirdiği takdirde, sadece yangınlarla değil, tüm doğal afetlerle mücadelede bölgesel bir model ülke olabilir. Yanan sadece ağaçlar değil; toplumun belleği, ekonomisi ve geleceğidir. Bu nedenle yangınlara karşı mücadele, aslında geleceğe karşı verilen bir mücadeledir.
KAYNAKÇA
- Kadıoğlu, M. (2022). Türkiye’de Orman Yangınları ve Afet Yönetimi. İstanbul Üniversitesi Yayınları.
- FAO (2024). Mediterranean Forest Fires: Challenges and Strategies. Rome: Food and Agriculture Organization.
- Orman Genel Müdürlüğü (OGM) İstatistikleri (2023-2025).
- Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Raporları (2025).
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Çevre Verileri (2025).
- UNEP (2024). Global Forest Fire Assessment Report. Birleşmiş Milletler Çevre Programı.
- Orman Genel Müdürlüğü (OGM). (2022). Türkiye Orman Yangınları Raporu 2021–2022. Ankara: Tarım ve Orman Bakanlığı.
- AFAD. (2023). Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP). Ankara: AFAD Yayınları.
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK). (2024). Afet İstatistikleri Raporu. Ankara.
- WWF Türkiye. (2022). Akdeniz’de Orman Yangınları ve İklim Krizi. İstanbul: WWF.
- FAO (Food and Agriculture Organization). (2021). Global Forest Fire Assessment. Rome.
- EFFIS (European Forest Fire Information System). (2023). Forest Fires in Europe, Middle East and North Africa. Brussels: European Commission.
- IPCC. (2021). Climate Change 2021: Impacts, Adaptation and Vulnerability. Cambridge University Press.
- Xanthopoulos, G. (2018). Mediterranean forest fires and climate change. Journal of Forestry Research, 29(5), 123–138.
- Keeley, J. E., & Syphard, A. D. (2019). Twenty-first century patterns of wildfire in the USA. International Journal of Wildland Fire, 28(10), 707–719.
- Türk Tabipleri Birliği (TTB). (2022). Orman Yangınlarının Sağlık Üzerindeki Etkileri Raporu. Ankara.
- Çoban, H. O. (2020). Türkiye’de Orman Yangınlarının Sosyoekonomik Etkileri. Anadolu Orman Bilimleri Dergisi, 5(2), 65–83.
- GDF (General Directorate of Forestry). (2021). Forest Fire Statistics of Turkey 2010–2020. Ankara.
- NASA Earth Observatory. (2023). Wildfires in the Mediterranean Region. Washington, DC.
- Anadolu Ajansı (AA). (2025, Ağustos 12). Türkiye’de 2025 Yazında Orman Yangınları.
- Hürriyet Gazetesi. (2021). Orman Yangınları Sonrası Yeniden Ağaçlandırma Çalışmaları.
- Al Jazeera. (2022, Eylül 3). Climate change intensifies Mediterranean wildfires.
- The Guardian. (2023, Temmuz 15). Wildfire risks rise as Europe faces hotter summers.
- Uluslararası Kızılhaç Federasyonu (IFRC). (2022). Disaster Response to Wildfires. Cenevre.
- Özdemir, M., & Yılmaz, H. (2021). Orman Yangınlarıyla Mücadelede Türkiye’nin Kurumsal Kapasitesi. Türkiye Çevre ve Ormancılık Dergisi, 7(1), 33–58.
- European Environment Agency (EEA). (2024). Wildfires and Climate in Europe. Copenhagen.
- FAO & UNEP. (2020). The State of the World’s Forests. Rome.
- Akkan, M. (2023). Orman Yangınları ve Afet Psikolojisi. Afet Araştırmaları Dergisi, 12(3), 145–170.
- Öztürk, B. (2024). Türkiye’de Afet Sosyolojisi ve Orman Yangınları. Sosyoloji Notları Dergisi, 6(2), 210–236.
- The World Bank. (2022). Building Resilience in Disaster Management. Washington, DC.
- İçişleri Bakanlığı. (2023). Afet Yönetiminde Kriz Masası Uygulamaları. Ankara.
yorum Yap
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *